Ana içeriğe atla

Soğuk, her zamankinden de soğuk...

Korkmayın öyle sonuçta kutuplarda bir igloo'da yaşamıyorum. Ayrıca soğuğa da dayanıklıyım. Ama işte, soğuk her zaman soğuktur abi! Üşüyorum amk ya! Bir haber yazmam gerek, üstüne görev icabı bir facebook sayfası açmam gerek. O da yetmiyor üstüne bir de ödev hazırlamam gerek.
reklgreıohermg043yjkw rs
 bgs
h sf
Siktir git Çirkef! Bunca derdin üstüne bir de sen oturma klavyeye. Ya zaten yazamıyorum. Azıcık beni de anla be güzelim.

Ha ne diyordum, evet burnum da akıyor üstelik! Ah şu şarkılar olmasa. Şu şiirler, şu kitaplar, şu filmler olmasa. Ne yapardım lan can sıkıntısından!
Yazı yazıcam ama parmaklar kötüleşti giderek. Önce bi ısınayım. Şöyle güzel bir şarkı açayım bi kendime geleyim de maazallah uykum filan gelecek olmasın. Özellikle bu saatlerde(saat farkından dolayı) bloğumu yalnız bırakmayan sevgili Amerikalı okurlarıma gelsin. Giriyonuz madem kültürlenin la biraz.
Ohh be. Tamamdır, şimdi biraz daha hazırım sanırım.

"Zülüflerin kemend etmiş, yar boynuma taktı geçti" Ne güzel söz be! Hay çok yaşa İzzet! Her zamankinden soğuk ettin bu sözle ortalığı fakat yine de içim ısındı. Eyvallah!

Gelme uyku gelme! Daha görecek işlerimiz var.
Ha gayret biyro. Az kaldı.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Doğum günü şeysi - 3 Temmuz

Yıllar önce, 1990 yılında, bir 1 Temmuz gününde, yolların açıldığı, karın eridiği, havanın ılıştığı ve insanların dinçleştiği bir yaz günü karısına selam vermeksizin içeri girdi Mehmet. Yemeğini yedi. Çocukları azarladı. Karısı da payını aldı bundan. Yemekleri eleştirdi. Ama ne eleştiri. Küçük çaplı sevimli bir terör estirdi. İstemeden, el alışkanlığıyla karısına da bir tane çakıverdi. Hiç sevmezdi kuyruk yağı olmayan bulgur pilavını. Kaç defa söyledi, olmayınca istemsiz şekilde vuruverdi omuzuna kadının. *** Çocuklar bunu görünce bir anda tüm şımarıklıklarını kestiler. Artık onlar için zaman daha ağır akmaya, kuşlar ötmemeye, kuzular melememeye, kar altındaki topraktan başını çıkaran yılanlar toprağın altına geri dönmeye, yerdeki halıların desenleri dans etmeye, gözleri cansızlanmaya, babaları büyümeye, bir önceki gün marketten çaldıkları bisküvileri süte kırarak gizli gizli yeme fikirleri iyiden iyiye kaybolmaya ve bu fikrin yerini annelerinin yaptıkları kuyruk yağsız bulgur p...

Gecenin gözü

Gecenin gözü gördü, Çıkıp konuşsa, anlatsa her şeyi Senin hakkını sana, Benim hakkımı bana... Duvarlar bile daralıyordu, Sen ağlayınca. Bak şimdi nasıl da görünüyor Gökyüzü ferah ferah. Yıldızların altında gibi açık göğümüz. Koyun koyuna... Sıcacık...

Yetişkin eğitiminden yaşam boyu öğrenmeye geçiş - Bir eğitim makalesi

Eğitim, öğrenmenin sistematikleştirilmiş halidir. Öğrenmeye göre çok daha dar bir kavram olan eğitim kavramı daha gelişkin mekanizmaların kurulabilmesi için daha gelişkin bireylere ihtiyaç duyulmasından kaynaklı ortaya çıkmış bir kavramdır. İlk olarak Fransız sanayi devrimiyle somut düzlemde ele alınmaya başlanan bu gerçeklik kendisini fabrikalarda makineyi kullanmayı bilen eleman ihtiyacında göstermiştir. Makine kullanımının ve iş yönteminin öğretilmesinde karşılaşılan zorluklar, tarihin ilk burjuva devriminde öğretimi halk için sistematikleştiren yaklaşımı, yani eğitimi doğurmuştur. Sanayi devriminin öncelerinde bilgi aktarımlarını gerçekleştirecek kadroları yetiştirmek adına kurulan çeşitli kurumlar(kiliseler, camiler, manastır ve medreseler vb.) faydacı özellik gütmemesinden dolayı modern eğitim kavramına tam olarak denk düşmemektedir. Bu surette eğitim; faydalar çerçevesinde sistematikleştirilmiş öğrenmelerdir diyebiliriz. Bu noktada eğitim kavramıyla yetişkin kelimeleri yan yan...