Ana içeriğe atla

Yeşilimtrak unutkanlık

Vay mna koyum ya. Ne ilginç algoritması var şu ekşinin.
Geçen bir yerden Ümit Yaşar Oğuzcan amcanın beni unutma şiirine denk geldim. Hadi artistlik yapmiyim, kimin olduğunu bilmiyordum şiirin. Sadece şarkısıyla ilgileniyordum. Şu Selda Bağcan'ın ve Zara'nın ayrı ayrı güzel güzel yorumladıkları şarkı. Fakat birden bire şiir kısmı dikkatimi çekti. Tipik şarkı sözleri değildi bunlar. Bir şiirdi. Hem de en alengirli duyguları ardışık dizilimlerle çok güzel betimleyen bir şiirdi. Beni unutma demek zavallılıktır. Herşey bittiğinde artık, artık söylenmesi gereken başka bir şey kalmadığında bir nevi züğürt tesellisi olabilen bir söz öbeğidir 'beni unutma'. Fakat Oğuzcan olacak dik sakallı o kadar güzel giydirmişti ki o skimsonik zor sözleri şiirine. Hayran kaldım.
Elbette merakımı yenemedim ve google amcaya danıştım. O da bana uzun uzun şiirin kime ait olduğunu, hangi yıl yazıldığını, hangi kitapta olduğunu, kimlerin bestelediğini filan bir bir anlattı. Eğer bu da kesmezse belki bununla ilgili geyik neyim vardır bi gir bak ekşiye dedi. Girdim. Ne olduysa orada oldu zaten!
İşin şiirle ilgili kısmına tam yoğunlaşacağım, aha gidip biramı kapmalıyım havasını yakalayacağım, lakayıt(evet lakayıt var mı) bir video belirdi. Meşhur konulu video şeysi.
Lan arkadaş, ara beni boya beni diye bir video çıkmasın karşıma! Bir anda aklımdan uçuverdi herşey. Sevgili, çiçekler, unutulmak hissi, unutulmamak acısı vs. Bir anda zembille inmiş bir travestiçe özentisi çıkıyor ve aslında çok da güzel daşşak geçiyor Baby Call Me gibi(yanlış anlamadıysam böyle diyodu) bi parçayla!
Ya tamam, eyvallah sevgili kardeşim, kadının çirkinliğiyle ve şaklabanlığıyla, klibindeki hal ve hareketlerin örf ve adetlere uymayışı ve dahası şuursuzluğuyla dalga geçmişsin ve bunu yaparken de bir video chat sitesini kullanarak yalnız olmadığını hissettirmişsin. Eyvallah. De bu kadar dokunaklı, bu kadar samimi bir şiirin sayfasında ne işin var be adam!
Senin suçun değil elbette. Ah şu kapitolizm yok mu. Para ve tık. Ya da tam tersi. Her ne skimse.
Yanda hop beliren bir video. Konu başlığı 'beni unutma', video başlığı 'ara beni boya beni'. Konu başlığında 11 karakterden toplam 10 harf var. Video başlığında da 18 karakterden toplam 15 harf var. Harf ortaklığına bakacak olursak toplam beş harf ortak ve konu başlığındaki beş harf video içinde toplam 10 defa geçiyor. Hop al sana güzel bir konu saptırma eğlencesi. Arifin mençıstıra attığı golden ne farkı var şimdi songül karlının sütyensiz halinin. Değil mi!
Robotlar insanın işini kolaylaştırdıkça insanlaşır. İnsana yaklaşabilir fakat asla esnetemezler algılarını. Bunun için bilimin daha epey yol alması gerekecek. Burada problem şu klibin gelişi güzel olmasıdır. Madem öyle koy metadata bilgisini. Her yere de konulu video koyma arkadaşım ya. Durduk yere bizi de zavallı çocuğa düşman etme!
Sonra görüyorsunuz ne olduğunu. Ne mi? Elinin körü oluyor. Görmüyor musun dağılan algıyı! Mna godumun sosyal medyası. Hepiniz aynısınız lan!
Boşa harcandı yine o saatler. Her gece saatin onikiyi vurduğu zamanki saatler. Elbet biliriz akrep, hani şu saati temsil eden akrep, o saatlerde onikiyi bir kere vurur ama bu bir başlangıcın işaret fişeğidir. Yelkovanın kaç kere onikiyi vuracağının bir önemi olmadığı gerçeğinin benlik gerçeğine döndüğü zamanın işaret fişeği...
Şiir yeşili benim için giy der, biz yeşilimtrak unutkanlık felci geçiririz apansız karşımıza çıkan videoyla.
Olur öyle şeyler. Hayat değişiyor, ekşi de değişecek elbet.
Hadi bakalım coniler, şu silindirik yazıyla aşşaadaki videoyu izleyin de anlayın ne demek istediğimi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Doğum günü şeysi - 3 Temmuz

Yıllar önce, 1990 yılında, bir 1 Temmuz gününde, yolların açıldığı, karın eridiği, havanın ılıştığı ve insanların dinçleştiği bir yaz günü karısına selam vermeksizin içeri girdi Mehmet. Yemeğini yedi. Çocukları azarladı. Karısı da payını aldı bundan. Yemekleri eleştirdi. Ama ne eleştiri. Küçük çaplı sevimli bir terör estirdi. İstemeden, el alışkanlığıyla karısına da bir tane çakıverdi. Hiç sevmezdi kuyruk yağı olmayan bulgur pilavını. Kaç defa söyledi, olmayınca istemsiz şekilde vuruverdi omuzuna kadının. *** Çocuklar bunu görünce bir anda tüm şımarıklıklarını kestiler. Artık onlar için zaman daha ağır akmaya, kuşlar ötmemeye, kuzular melememeye, kar altındaki topraktan başını çıkaran yılanlar toprağın altına geri dönmeye, yerdeki halıların desenleri dans etmeye, gözleri cansızlanmaya, babaları büyümeye, bir önceki gün marketten çaldıkları bisküvileri süte kırarak gizli gizli yeme fikirleri iyiden iyiye kaybolmaya ve bu fikrin yerini annelerinin yaptıkları kuyruk yağsız bulgur p...

Gecenin gözü

Gecenin gözü gördü, Çıkıp konuşsa, anlatsa her şeyi Senin hakkını sana, Benim hakkımı bana... Duvarlar bile daralıyordu, Sen ağlayınca. Bak şimdi nasıl da görünüyor Gökyüzü ferah ferah. Yıldızların altında gibi açık göğümüz. Koyun koyuna... Sıcacık...

Yetişkin eğitiminden yaşam boyu öğrenmeye geçiş - Bir eğitim makalesi

Eğitim, öğrenmenin sistematikleştirilmiş halidir. Öğrenmeye göre çok daha dar bir kavram olan eğitim kavramı daha gelişkin mekanizmaların kurulabilmesi için daha gelişkin bireylere ihtiyaç duyulmasından kaynaklı ortaya çıkmış bir kavramdır. İlk olarak Fransız sanayi devrimiyle somut düzlemde ele alınmaya başlanan bu gerçeklik kendisini fabrikalarda makineyi kullanmayı bilen eleman ihtiyacında göstermiştir. Makine kullanımının ve iş yönteminin öğretilmesinde karşılaşılan zorluklar, tarihin ilk burjuva devriminde öğretimi halk için sistematikleştiren yaklaşımı, yani eğitimi doğurmuştur. Sanayi devriminin öncelerinde bilgi aktarımlarını gerçekleştirecek kadroları yetiştirmek adına kurulan çeşitli kurumlar(kiliseler, camiler, manastır ve medreseler vb.) faydacı özellik gütmemesinden dolayı modern eğitim kavramına tam olarak denk düşmemektedir. Bu surette eğitim; faydalar çerçevesinde sistematikleştirilmiş öğrenmelerdir diyebiliriz. Bu noktada eğitim kavramıyla yetişkin kelimeleri yan yan...