Uzunca bir süre önce hüzünlerimi astığımı ilan etmiş, onlara sırtımı dönmüş, adeta ölüme terketmiştim. Tam da ölümle burun burunayken, en ihtiyaç duyduğu anda bir ele, en yakın olduğu zaman ufuk çizgisine, okşadım onları. Ele göze aldım yeniden. Kavgalarım başladı yeniden. Gözlerim seyiriyor. Kalbim tekliyor, yüreğim ısınıyor. Sanırım en hüzünlü olmam gereken dönemin içindeyim.
Hüzün insanın kurdudur. Da, hüzün insanın dostudur ayrıca. Hüzünsüz yapılan iş, asla anlamını bulamaz. İnsan yaşadığı müddetçe muhakkak bir miktar hüzün bulaştırır işlerine. Yine de arada mutlu eden şeyin de kendisidir hüzün.
Yalnız olmadığını da yalnız olduğunu da hissettirir ziyadesiyle. Bizim kan kardeşimizdir hüzün. Kirli mahallelerin çöplerinde geçen çocukluklar temizlenemezler kolaycana. Yine de çocuksu bir suç işlemişlik bırakır insana.
Zaman zaman.
Evet, ben de farkındayım durumun fakat söylesenize, ne yapacak ki bana üç harfliler... Dökülenler döküldüler. Olduğu yere gömüldüler. Gömütlükleri bu sayfadır.
Üç harfli bir oyun mu yaşadığımız?
Köşebaşlarında beliren sokak lambalarının aydınlattığı kadar aydınlık mı
Yoksa bir karşı devrim kararnamesinin iç yüzü kadar karanlık mı
Aynı anda duygudaş olmak, şanından mıdır
Yoksa o şan kendini mi kandırmaktadır
Antik Yunan tanrılarının mistisizmi midir kendini hissettiren
Yoksa eski bir Budist tanrıçası mı
Gözleri melül, elleri titrek, yüreği seksek
Gözleri neşecen, gözleri üzünçlü, gözleri mahmur
Saçları tambur, kaşları keman, gözleri cümbüş, elleri kanun
Yürekte bir hüzün
Sonbahar hüznü
Son bir hüzünlü sonbahar edası,
Baharın son hüznü mü var bu son baharda
Verelim müziği!
Haydi piste.
Sevgili hüzünlerim
Sizi astığım yerden alacağım bir süreliğine
Belki bir son buluşma?
Artık yağmurlu havalarla gizlemeye ihtiyaç duymayacağım yaşlarımı
Gözlerimi tavana dikmekten imtina etmeyeceğim ufuklarca
Tüm gerçekliğim yeniden türüyor
Üç harfliler...
Üç harfliler yürüyor...
Hem bu kadar uzak, hem bu kadar yakın nasıl olunabiliyor mesela?
Bu da mı üç harflilerin işi?
Ülkeyi bok götürürken yürüdüğümüz temiz bir yol bulabilir miyiz hiç ihtiyacımız olmadığı halde
Üç harfliler içinde, ü'lere karıştım
Bir de r' lere
Kurtar ya rürenta
Kurtar ki özgür bir çocuk edasıyla
Bağıra çağıra ülkemin sokaklarında
El ele, kol kola...
Hüzün insanın kurdudur. Da, hüzün insanın dostudur ayrıca. Hüzünsüz yapılan iş, asla anlamını bulamaz. İnsan yaşadığı müddetçe muhakkak bir miktar hüzün bulaştırır işlerine. Yine de arada mutlu eden şeyin de kendisidir hüzün.
Yalnız olmadığını da yalnız olduğunu da hissettirir ziyadesiyle. Bizim kan kardeşimizdir hüzün. Kirli mahallelerin çöplerinde geçen çocukluklar temizlenemezler kolaycana. Yine de çocuksu bir suç işlemişlik bırakır insana.
Zaman zaman.
Evet, ben de farkındayım durumun fakat söylesenize, ne yapacak ki bana üç harfliler... Dökülenler döküldüler. Olduğu yere gömüldüler. Gömütlükleri bu sayfadır.
Üç harfli bir oyun mu yaşadığımız?
Köşebaşlarında beliren sokak lambalarının aydınlattığı kadar aydınlık mı
Yoksa bir karşı devrim kararnamesinin iç yüzü kadar karanlık mı
Aynı anda duygudaş olmak, şanından mıdır
Yoksa o şan kendini mi kandırmaktadır
Antik Yunan tanrılarının mistisizmi midir kendini hissettiren
Yoksa eski bir Budist tanrıçası mı
Gözleri melül, elleri titrek, yüreği seksek
Gözleri neşecen, gözleri üzünçlü, gözleri mahmur
Saçları tambur, kaşları keman, gözleri cümbüş, elleri kanun
Yürekte bir hüzün
Sonbahar hüznü
Son bir hüzünlü sonbahar edası,
Baharın son hüznü mü var bu son baharda
Verelim müziği!
Haydi piste.
Sevgili hüzünlerim
Sizi astığım yerden alacağım bir süreliğine
Belki bir son buluşma?
Artık yağmurlu havalarla gizlemeye ihtiyaç duymayacağım yaşlarımı
Gözlerimi tavana dikmekten imtina etmeyeceğim ufuklarca
Tüm gerçekliğim yeniden türüyor
Üç harfliler...
Üç harfliler yürüyor...
Hem bu kadar uzak, hem bu kadar yakın nasıl olunabiliyor mesela?
Bu da mı üç harflilerin işi?
Ülkeyi bok götürürken yürüdüğümüz temiz bir yol bulabilir miyiz hiç ihtiyacımız olmadığı halde
Üç harfliler içinde, ü'lere karıştım
Bir de r' lere
Kurtar ya rürenta
Kurtar ki özgür bir çocuk edasıyla
Bağıra çağıra ülkemin sokaklarında
El ele, kol kola...
Yorumlar
Yorum Gönder