Ana içeriğe atla

Bilimsel ve laik eğitim mitingine giderken ABF

Alevi Bektaşi Federasyonu’nun da çağrıcılarından olduğu 8 Şubat ‘Laik ve Bilimsel Eğitim’ mitingini, Aleviler ile sol arasındaki ilişkiyi, ‘Gerçek Müslümanlık bu değil’ retoriğini ve ülkenin içinden geçtiği süreci ABF Genel Başkanı Fevzi Gümüş ile masaya yatırdık.
 
Bayram ULUAD – soL Ankara


Charlie Hebdo katliamından sonra bir furya başladı. Ve laiklik kavramı yeniden gündeme geldi. Neler söyleyebilirsiniz katliama ve laikliğe dair?
Charlie Hebdo katliamı kesinlikle kınadığımız ve onaylamadığımız bir olaydır. Bu katliamdan sonra sizin de belirttiğiniz gibi laiklik yeniden gündeme geldi. Ben bu yeniden gündeme gelişi olumlu görüyorum çünkü emperyalistlerin laiklik konusunu ne kadar örtbas etmeye çalışırlarsa çalışsınlar yeniden önünde gördüğü için rahatsız olmaya başlamış ve bu anlamda gerek Avrupa’da gerekse de Türkiye’de önemi yeniden kavranır olmuştur.
Ayrıca Aleviler için de bir önemi olduğunu düşünüyorum.
Neden? Çünkü bize Sivas’ı hatırlattı. 93’te kıyılan aydınlarımız da emperyalizmin gündemdeki planları çerçevesinde katledildi ve gericiler tarafından sadece suç işlenmiş oldu. Arkasındaki devasa organizasyonun ise kimler tarafından yapıldığını biliyoruz. Bu yüzdendir ki Aleviler katliam gününden itibaren hızla örgütlenip mücadeleyi yükseltme uğraşında bulundu. Laikliğin önemi o zaman da yeniden kavranmaya ve tartışılmaya başlanmıştı.
 
Sizce neden sürekli tartışmalı bir pozisyona çekiliyor laiklik?
Laiklik farklı inanç ve kültürlerin bir arada yaşama garantisidir. Laiklik toplumsal barışın sağlanması yolundaki önemli bir kilometre taşıdır. Laiklik demokrasinin en temel ilkelerinden biridir. Özellikle Türkiye gibi Ortadoğu ülkelerinde siyasal İslam olgusunun sürekli ön planda olduğunu görüyoruz. Bunu faturası da doğal olarak Alevilere, aydınlara, ilerici kesimlere çıkarılmıştır. Biz ne kadar yetersiz görüp buru kıvırsak da bu ülke halkının en önemli kazanımlarından biridir laiklik olgusu ve bunu her seferinde tekrar tekrar görüyoruz. Neden aynı oyunu her seferinden tekrar baştan izleyelim? Var olan eğitim sistemi aracılığıyla Alevi çocukları her gün asimilasyona maruz kalıyor. Halklarımız her geçen gün daha fazla gericileştiriliyor. Bu durumda tüm ilerici kurumlara, toplum kesimlerine ve Alevilere önemli görevler düşüyor.
 
Ne gibi görevler?
Örgütlenmek ve gerici – asimilasyoncu gündemlere tepki koymak mesela. Solcular, demokratlar, aydınlar, Aleviler bu anlamda örgütlü mücadelelerine sığınmalıdır. Bunun yanında gerici uygulamalara güçlü ve ortak bir tepki koymalıdır. Bunun her ilerici insanın sırtında bir zorunluluk olması gerektiğini ve dahası bir insanlık meselesi olduğunu düşünüyorum. Bunun yanında geçmişten bugüne gelen fiili mücadeleyi bu sefer daha da yükseklere taşıyarak sekiz Şubat mitinginde somutlanması gerektiğini düşünüyorum.



Konu mitinge gelmişken bu konuda okurlarımıza biraz detay verebilir misiniz?
Elbette. Ülkenin en toplumsal Alevi örgütlenmeleri olan Alevi Bektaşi Federasyonu, Alevi Dernekler Federasyonu, Alevi Vakıflar federasyonu ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği işbirliğinde yürütülecek mitingimiz sekiz Şubat’ta İstanbul’da somutlanacak. Derdimiz sadece Alevileri kapsayan bir miting yapmaktan ziyade toplumun kendisini gericilik karşıtı gören tüm kesimlerini beklediğimiz bir miting. Hatta Sünni vatandaşlarımızı da bekliyorum. Çünkü laiklik onlar için de bir güvencedir. Yoksa gerçek Müslümanlık bu değil demek zorunda kalacaklar sürekli.
 
Başka ilerici kurumlarla temaslarınız olmuştur muhakkak.
Kendini solda gören neredeyse tüm kurumlarla görüşmeler gerçekleştirdik, gerçekleştiriyoruz. Bu anlamda HDP, CHP, ÖDP ve KP gibi ön plana çıkan kurumlarla görüşmeler gerçekleştirdik. Hem onlara Alevilerle ilgili bir takım gündem ve programlarına koymalarını talep ettiğimiz gündemlerimizi sunduk, hem de miting ve boykot hakkında görüşmeler gerçekleştirdik. Bunun dışında da mitingi ve boykotu örgütlerken en ufak köy derneğimizle bile temas kurma niyetindeyiz. Gericiliğe karşı gerçek bir hattı ancak bu şekilde kurgulayabiliriz.
 
Sizin Aleviler olarak özellikle ön plana çıkardığınız başlıklar nelerdir peki miting ve boykotta?
Şüphesiz bazı taleplerimiz var. Elbette bunların başında zorunlu din derslerinin kaldırılması geliyor. Öte yandan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kaldırılması, AİHM kararlarının uygulanması, Cemevlerinin ibadethane statüsüne alınması gibi bir takım kırmızı çizgilerimiz var. Fakat esas olarak topyekün gericiliğe karşı attığımız bir adım olacaktır bu eylemlilik süreci. Bu yüzden Eğitim-Sen gibi sendikalarımız ve diğer sol-sosyalist yapıların katkısı son derece önemli bizim için.
 
Aleviler ile devrimci hareketler ya da en geniş tanımıyla sol arasında sürekli bir ilişki görünüyor ülke tarihinde. Buradaki ortaklaşmaları neye bağlıyorsunuz? Gelecek mitingin de ana konusu olan gericilik gibi politik başlıklar mı sağlıyor bu ortaklaşmayı yoksa diyalektik bir bağdan söz edebilir miyiz?
Aleviler bu topraklarda yüzyıllar boyu mezhep farklılığından ötürü bir baskıya ve sürekli zulme maruz kaldı. Bu da tarih boyunca Alevi toplumsallığını ister istemez muhalif bir çizgiye sürükledi. Bu sayede de eşitlik, özgürlük talepleri sürekli gündeminde yer aldı Alevilerin. U kavramları sahiplenen ve yaşatan toplum kesimi solcular olduğu için doğal bir ilişki söz konusu Alevilerle sol arasında. Aleviler bu anlamda yolculuklarına kaldığı yerden devam edeceklerdir. Bir kez daha sizin aracılığınızla ülkedeki tüm sol-sosyalist-ilerici güçleri mitingimize ve boykota dâhil olmaya çağırıyoruz. Biz biliyoruz ki ülkemizin ilerici damarı kuvvetlidir.
 
Bu anlamda sizinle mutlak bir ortaklığa bürünen ve son dönemde adını duyurmayı başaran, özellikle 11 Ocak’ta yaptığı ‘Bilimsel ve Laik Eğitim için Ayaktayız’ eylemiyle gündeme gelen Birleşik Haziran Hareketi’ni nasıl değerlendiriyorsunuz?
BHH’nin laik ve demokratik bir eğitim için kolları sıvaması bize ancak mutluluk verir. Yanımızda böyle bir gücün ve enerjinin varlığını hissetmek her zaman emek ve demokrasi güçlerine güç katacaktır. 8 Şubat’ta ve sonrasında düzenleyeceğimiz boykotta tüm gücüyle yanımızda olacağını açıklayan Haziran Hareketi bu anlamda umut olabilmekte. BHH’nin de dahil olduğu toplumsal gücümüz ve desteğimizle sarpa saran ve dökülmeye başlayan AKP’nin  ipini hep birlikte çekeceğiz. Biz ABF olarak emekten yana demokrasiden ve eşitlikten yana, gericilik karşıtı olan tüm örgüt ve hareketlerle her daim yan yana durmaya ve onları desteklemeye hazırız. BHH’yi bu anlamda kutlar ve mücadelemizde başarılar dilerim.
Teşekkürler.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Doğum günü şeysi - 3 Temmuz

Yıllar önce, 1990 yılında, bir 1 Temmuz gününde, yolların açıldığı, karın eridiği, havanın ılıştığı ve insanların dinçleştiği bir yaz günü karısına selam vermeksizin içeri girdi Mehmet. Yemeğini yedi. Çocukları azarladı. Karısı da payını aldı bundan. Yemekleri eleştirdi. Ama ne eleştiri. Küçük çaplı sevimli bir terör estirdi. İstemeden, el alışkanlığıyla karısına da bir tane çakıverdi. Hiç sevmezdi kuyruk yağı olmayan bulgur pilavını. Kaç defa söyledi, olmayınca istemsiz şekilde vuruverdi omuzuna kadının. *** Çocuklar bunu görünce bir anda tüm şımarıklıklarını kestiler. Artık onlar için zaman daha ağır akmaya, kuşlar ötmemeye, kuzular melememeye, kar altındaki topraktan başını çıkaran yılanlar toprağın altına geri dönmeye, yerdeki halıların desenleri dans etmeye, gözleri cansızlanmaya, babaları büyümeye, bir önceki gün marketten çaldıkları bisküvileri süte kırarak gizli gizli yeme fikirleri iyiden iyiye kaybolmaya ve bu fikrin yerini annelerinin yaptıkları kuyruk yağsız bulgur p...

Gecenin gözü

Gecenin gözü gördü, Çıkıp konuşsa, anlatsa her şeyi Senin hakkını sana, Benim hakkımı bana... Duvarlar bile daralıyordu, Sen ağlayınca. Bak şimdi nasıl da görünüyor Gökyüzü ferah ferah. Yıldızların altında gibi açık göğümüz. Koyun koyuna... Sıcacık...

Yetişkin eğitiminden yaşam boyu öğrenmeye geçiş - Bir eğitim makalesi

Eğitim, öğrenmenin sistematikleştirilmiş halidir. Öğrenmeye göre çok daha dar bir kavram olan eğitim kavramı daha gelişkin mekanizmaların kurulabilmesi için daha gelişkin bireylere ihtiyaç duyulmasından kaynaklı ortaya çıkmış bir kavramdır. İlk olarak Fransız sanayi devrimiyle somut düzlemde ele alınmaya başlanan bu gerçeklik kendisini fabrikalarda makineyi kullanmayı bilen eleman ihtiyacında göstermiştir. Makine kullanımının ve iş yönteminin öğretilmesinde karşılaşılan zorluklar, tarihin ilk burjuva devriminde öğretimi halk için sistematikleştiren yaklaşımı, yani eğitimi doğurmuştur. Sanayi devriminin öncelerinde bilgi aktarımlarını gerçekleştirecek kadroları yetiştirmek adına kurulan çeşitli kurumlar(kiliseler, camiler, manastır ve medreseler vb.) faydacı özellik gütmemesinden dolayı modern eğitim kavramına tam olarak denk düşmemektedir. Bu surette eğitim; faydalar çerçevesinde sistematikleştirilmiş öğrenmelerdir diyebiliriz. Bu noktada eğitim kavramıyla yetişkin kelimeleri yan yan...