Ana içeriğe atla

Aydınlar 'Meclis'i Boşaltın' çağrısında kararlı: Boşaltın Meclis'i, baştan başlayalım

Meclisi boşaltın, AKP’yi susturun” başlıklı imza kampanyası sürerken, ilk imzacılar görüşlerini soL ile paylaşarak bir kez daha vekilleri AKP’yi Meclis'te yalnız bırakmaya davet ettiler.

Bayram Uluad - soL Haber

Sol Cephe Türkiye Meclisi'nin de destek verdiği “Meclisi Boşaltın, AKP’yi susturun” çağrısı ile muhalefet vekillerine Meclis'in gayrımeşru olduğu vurgusunu yapmaları hatırlatılırken, vekiller AKP'yi yalnız bırakmaya davet ediliyor.

İmzacıların ortak görüşü AKP'nin meşruiyet krizini ötelediği alan olarak Meclis'in ivedilikle önemsizleştirilmesi.

Öte yandan muhalefet partilerinden HDP, düzenin meşruiyet problemi yaşamadığını düşünüyor, CHP vekillerinde ise küçük çapta ayrışmalar söz konusu.

Görüşlerini soL ile paylaşan aydınlar tüm muhalefet vekillerine seslenmekte kararlı olduklarını belirtiyorlar. İlk imzacıların kampanya ile ilgili soL'a aktardıkları görüşleri şöyle:

'TBMM bir an önce yenilenmelidir'
Dönüştürülen yapısıyla TBMM, çoğunluk iradesini denetleyemez olmuştur. Ayrıca iktidarın beklentilerine göre hareket eder duruma sürüklenmekle de,iktidarin demokratik ve hukuk dışı davranışlarına meşruluk kazandırır hale sokulmuştur. Soma olayı öncesinde verilen Soma önergesi karşısındaki kayıtsızlık bu durumu bir kez daha göstermiştir. Soma olayı sonrasında, Soma olayını konu alan TBMM'deki oturumda bile ayni durum ve duyarsızlığın tekrarlanması, hem içleri acıtmıştır, hem de TBMM'nin yenilenmesi getektiğini, bu yapının söyleyecek sözü kalmadığını, sorunların üzerine gidemediğini, iktidarı ve iktidarın keyfiliğini denetleyemediğini, iktidarin da TBMM'de hesap vermediğini bir kez daha ortaya koymuştur. İktidar TBMMyi, ajandasındaki yasalari tekme tokat bile hareket ederek istediği gibi çıkarmak için kullanır hale gelmiş, TBMM ve TBMM'de biçimlenen irade bu süreci değiştiremez olmuştur. İktidar, yürütme gücünü de polisiye baskının da ötesine geçip, başbakanından bürokratına her düzeydeki görevlisiyle, hesap vermez hatta özür bile dilemez bir biçimde, her türlü cebir ve sövgü anlayış ve uygulamasıyla kullanır olmuş, bu iktidar uygulamaları denetlenemez bir hale gelmiştir. Liste uzayıp gitmektedir. Mevcut yapıda demokrasinin korunup geliştirilmesi için, demokratik bir adım atılarak, iktidarın antidemokratik uygulamalarına meşruiyet kazandırmamak yönünden, demokrasinin de sömürülmesine son verilip, TBMM'nin bir an önce yenilenmesi yoluna gidilmelidir.
Ömer Faruk Eminağaoğlu - Hukukçu, soL Gazetesi yazarı

Denetim görevimizi yapıyoruz
“Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak ulusal meclisimizin meşruiyetinin temizlenmesi gerektiği kanısındayım. Ülkenin bağımsızlığı ve demokratik yapısının sağlamlaştırılması için oluşturulmuş olan bu kampanyaya bu nedenlerle destek verdim. Unutulmasın ki demokrasi sadece oy vermek değildir. Biz bu yolları kullanarak da demokratik toplum için üzerimize düşen denetim görevimizi gerçekleştiriyoruz. “
Gülsen Tuncer – Tiyatrocu, Sinema oyuncusu

Adeta vahşi kapitalizm
“Maden faciasından ötürü herkes acı içinde. Gözlerim doluyor her seferinde. Bu katliamın esas sorumlusu madenleri denetlemeyen devlettir. Öyle bir hal almışız ki adeta 20. yüzyıldan kalma bir vahşi kapitalizm içindeyiz. Böyle bir durum ancak 19. ve 20. yüzyıldaki ABD'de görünürdü. “
Pınar Kür - Yazar

Sanal milletvekili olmayın

“TBMM de sahnelenmekte olan "Maskeli Balo"ya artık son vermek gerekiyor. Halkın, çalışanların, emeğin sorunları gündemde yok. Dinci sermaye partisinin, onun baskıcı başbakanının özel çalışma bürosu haline gelen TBMM, diktatörlüğün sürdürülmesinin aracı haline getirilemez. AKP ne istiyorsa meclisten sadece o geçiyorsa, halka, emeğe yabancılaşmış bir meclise sahipsek bunun önlenmesi için sorumluluk duyan birilerinin gereğini yapması zorunlu. Milletvekilliğinden topluca çekilmek demokratik direnme hakkını kullanmak demektir.
Ülke çapında sürekli terör estiren bir yönetim anlayışına ‘ne yapalım mecliste çoğunluk onlarda, sayımız yetmiyor’ diyerek diktatörlüğe boyun eğmek zorunluluk değil çaresizliğin, yok oluşun,kağıt üstünde, sanal milletvekilliğinin parçası olmak demektir. “
Ahmet Abakay - ÇGD Başkanı

Bu son çağrıdır

“Bu çağrı milletvekillerine onurlu tutum almaları için yapılmış son çağrıdır. Soma’daki emekçi katliamına sessiz kalarak, muktedirin oldubittilerine onay vererek zedelenmiş gururlarını onarma şansı sunuluyor kendilerine bu çağrıyla. Umarım iyi değerlendirirler. Muktedirin oyuncağı haline gelmiş bir meclisin ülkeyi yönetebilecek "en üst organ" olma vasfı kalmamıştır. Kimsenin kimseyi kandırmaya hakkı yok. Bu komediye de artık son verilmelidir. O nedenle zaten işlevsiz kalmış, toplum gözünde "meşruiyet"ini yitirmiş bir kurumun içinde yer alamaya devam ederek daha fazla "onur zedelenmesi" yaşanmamalı. Milletvekilleri kendilerine bu çağrıyı yapanlara, toplumda bu talebin dillendirilmesine yardımcı oldukları için teşekkür etmeli ve hemen meclisi terk etmelidirler. Türkiye, bu yönetimi hak etmiyor. Toplumun taleplerinin daha gür sesle yankılanması için, eğer demokrasi oyunu sürdürülecekse, meclisin yeniden yapılandırılması gerekiyor. Çağrı bunun içim önemlidir.
Halkın vekili olduğuna inananlar, gerçekten öyleyseler, işlevsiz bırakılmaya da, sulta yönetimine de itiraz etmeli, meclisi boşaltmalılar.“
Mustafa Kemal Erdemol - Gazeteci

Durum bu noktaya geldiyse muhalefet de görevini yapamamış demektir
“Manzara bu iken, hükümete söyleyecek söz kalmamıştır. Ölülerin üzeri, göz göre duvarla örülürken, yakınları, arkadaşları, parayla olmazsa tokatla susturulurken, 10 yaşlarında çocuklar bayramlarda seyranlarda göz altına alınıp, gösterilerde vurulurken, hatırlatılacak değer de kalmamıştır. Durum bu noktaya geldiyse muhalefet de görevini yapamamış demektir zaten. Dolayısıyla zaten boşaltın Meclis'i baştan başlayalım!”  
İskender Giray - Heykeltraş/Ressam

Gidişat değişmiyorsa boşaltın
“Tek tek söz etmeye gerek yok her şey gözümüzün önünde oluyor ve biz her defasında hayretler içinde kalıyoruz.
Sayın milletvekilleri, eğer gidişatı değiştiremiyorsanız, AKP hükümetinin icraatını destekliyorsunuz demektir ve gelecekte de suça ortak olduğunuz var sayılacaktır. Bir göreve seçilmek nasıl onur ise, istifa etmek de öyle! Hiç bir şey kaybetmezsiniz, inanın, çok şey kazanacaksınız. tarih, sizi onurlu vekiller olarak anacak ve halkın gönlüne taht kuracaksınız!”
Yusuf Taktak - Ressam

Milletvekilleri Başbakan ve arkadaşlarının hesap vermesinin önünü açmalıdır
“Biz işçi sınıfının son 12 yılda yaşadığı mağduriyeti biliyoruz. Çıkarılan yasalarla, yapılan yönetmeliklerle, fiili uygulamalarla emekçilere yaşatılan hak gasplarının hesabı tutulamaz durumda. Hadi bunları bir kenara koyalım, iş cinayetlerinde her yıl yüzlerce işçimiz ölüyor. Soma’nın telafisi mümkün müdür? Bunların hesabını veren çıkmayacak mıdır? Artık yeter. Soma’da ölen işçilerin hukuki ve siyasi sorumluluğunu üstlenmeyen bir iktidar meclisi de boşa düşürmüş demektir. Halk nezdinde meşruiyetini yitirmiş bir iktidar şayet gücünü meclisten alıyorsa, o vakit milletvekilleri Başbakan ve arkadaşlarının hesap vermesinin önünü açmalıdır. İstifa buna yarar.” 
Adnan Serdaroğlu-DİSK Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Başkanı

Yeter demek için Meclis'i boşaltın

“Katliamlar devam ederken, ya öldürülenlerin ardında kalan anneleri, eşleri, kızları ne olacak. Hakları olan ve yaşamlarını idame ettirmek için mecbur kaldıkları tazminatlarını almak için yıllarca adliye kapılarında, geçimlerini sürdürmek için ucuz iş gücü olarak taşeron şirketlerde, gelecek sahibi olabilmek için binbir yolsuzluğun olduğu YGS sınavlarında vb. mücadeleye devam edecekler. İnsanlarımızın, kadınlarımızın ve çocuklarımızın adliye kapılarında, taşeron firmalarda, güvenilmez eğitim sisteminden çektikleri yetmedi mi? Yeter demek için Meclis'i boşaltın, AKAPE’Yİ susturun!” 
Müjde Tozbey Erden-Van Barosu Kadın Hakları Komisyonu Sözcüsü

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Doğum günü şeysi - 3 Temmuz

Yıllar önce, 1990 yılında, bir 1 Temmuz gününde, yolların açıldığı, karın eridiği, havanın ılıştığı ve insanların dinçleştiği bir yaz günü karısına selam vermeksizin içeri girdi Mehmet. Yemeğini yedi. Çocukları azarladı. Karısı da payını aldı bundan. Yemekleri eleştirdi. Ama ne eleştiri. Küçük çaplı sevimli bir terör estirdi. İstemeden, el alışkanlığıyla karısına da bir tane çakıverdi. Hiç sevmezdi kuyruk yağı olmayan bulgur pilavını. Kaç defa söyledi, olmayınca istemsiz şekilde vuruverdi omuzuna kadının. *** Çocuklar bunu görünce bir anda tüm şımarıklıklarını kestiler. Artık onlar için zaman daha ağır akmaya, kuşlar ötmemeye, kuzular melememeye, kar altındaki topraktan başını çıkaran yılanlar toprağın altına geri dönmeye, yerdeki halıların desenleri dans etmeye, gözleri cansızlanmaya, babaları büyümeye, bir önceki gün marketten çaldıkları bisküvileri süte kırarak gizli gizli yeme fikirleri iyiden iyiye kaybolmaya ve bu fikrin yerini annelerinin yaptıkları kuyruk yağsız bulgur p...

Gecenin gözü

Gecenin gözü gördü, Çıkıp konuşsa, anlatsa her şeyi Senin hakkını sana, Benim hakkımı bana... Duvarlar bile daralıyordu, Sen ağlayınca. Bak şimdi nasıl da görünüyor Gökyüzü ferah ferah. Yıldızların altında gibi açık göğümüz. Koyun koyuna... Sıcacık...

Yetişkin eğitiminden yaşam boyu öğrenmeye geçiş - Bir eğitim makalesi

Eğitim, öğrenmenin sistematikleştirilmiş halidir. Öğrenmeye göre çok daha dar bir kavram olan eğitim kavramı daha gelişkin mekanizmaların kurulabilmesi için daha gelişkin bireylere ihtiyaç duyulmasından kaynaklı ortaya çıkmış bir kavramdır. İlk olarak Fransız sanayi devrimiyle somut düzlemde ele alınmaya başlanan bu gerçeklik kendisini fabrikalarda makineyi kullanmayı bilen eleman ihtiyacında göstermiştir. Makine kullanımının ve iş yönteminin öğretilmesinde karşılaşılan zorluklar, tarihin ilk burjuva devriminde öğretimi halk için sistematikleştiren yaklaşımı, yani eğitimi doğurmuştur. Sanayi devriminin öncelerinde bilgi aktarımlarını gerçekleştirecek kadroları yetiştirmek adına kurulan çeşitli kurumlar(kiliseler, camiler, manastır ve medreseler vb.) faydacı özellik gütmemesinden dolayı modern eğitim kavramına tam olarak denk düşmemektedir. Bu surette eğitim; faydalar çerçevesinde sistematikleştirilmiş öğrenmelerdir diyebiliriz. Bu noktada eğitim kavramıyla yetişkin kelimeleri yan yan...