Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

YUTT Sanat Atölyesi: Kirliliğin önüne geçebilmenin yolu tembellikten arınmak

Ankaralıların mahallelerindeki gönüllü çocuk oyunlarından, okullarındaki sevecen tiyatrolardan, kreşlerden ve festivallerdeki gösterilerden tanıdığı Yol Ufka Tiyatro Topluluğu - YUTT Sanat Atölyesi yönetmeni Ufuk Bezci konuğumuz oldu.   Bayram Uluad - soL Ankaralıların mahallelerindeki gönüllü çocuk oyunlarından, okullarındaki sevecen tiyatrolardan, kreşlerden ve festivallerdeki gösterilerden tanıdığı Yol Ufka Tiyatro Topluluğu - YUTT Sanat Atölyesi yönetmeni Ufuk Bezci konuğumuz oldu. Tiyatronun, Stanislavski ve Eric Morris etkileşimli bir tatta ilerleyen, yetişkin oyunu olan “Bavul – Bir İnsanlık Yetimi” üzerine ve gelecekteki planlarına, ülkedeki tiyatroya bakışına dair sohbet ettik. Tüm birikimini kaybetmiş, intihara karar vermiş bir iş adamıyla, üçüncü bir dünya ülkesinde gündelik yaşamını sürdüren ilkel bir insanın ortaklaştığı bir konuyu tartışmaya açan oyun, insanın nesneye hapsolmasını tartıştırması anlamında, konuşulmaya değer. Öncelikle Bavul’dan başlayalım. Tek ki...

Geyik ve gerçek

AB Bakanı Egemen Bağış: Tek suçlu emperyalist Avrupa Birliğidir! Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar: Biz Allah'tan gelen parayı oğullarımız arasında miras kavgası çıkmasın diye gizli dağıttık. Ama bu sefer cemaatin çocukları bu paralara göz dikti. İç İşleri Bakanı Muammer Güler: Emniyette tanıdığınız var mı? Hükümet sözcüsü Hüseyin Çelik: Nerde bu hükümet! Başbakan Recep Tayyip Erdoğan: Lan benden habersiz nasıl da götürmüşler köfteyi. Şunların fezlekesini ellerine vereyim de görsünler günlerini. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül: Her şeyi devletten beklemeyin. Fettullah Gülen: Cemaatten her şeyi bekleyebilirsiniz. Halk Bankası Genel Müdürü: Ayakkabı kutusu niye suç oluyormuş, senin evinde yok mu sanki arkadaş! yıllarca yastık arasında altın sakladınız hiç ses ettik mi? Rasim Ozan Kütahyalı: Muhterem hocam, aslında AKP o kadar da haklı olamayabiliyormuş. Her gün youtube'dan izliyoruz o kadar. Zaytung: Kaset sezonu ortalığı şenlendirecek demiştik ama kasetlerin ayakkabı kutus...

Giriş Niyetine

Bloğun başlığındaki soruyu yanıtlamaktan ziyade neden sorduğumu açıklamaya çalışarak başlamak sanırım fena bir başlangıç olmaz. Gambit: hile, taktik anlamına gelmektedir. Ne var ki burada kullanım amacım satrançtaki anlamından kaynaklanmakta. Satrançta bir terim olarak gambit, bir taşı feda ederek iyi bir oyun kurgusu yapmak, feda ile oyunun üstünlüğünü ele geçirmek ya da oyunu kazanmak anlamına geliyor. Eski bir satranç oyuncusu olmam sebebiyle terime olan tanışıklığım hayli eskilere gitmektedir. Aydın'da yurtta kaldığım zamanlardan birinde(henüz 13 yaşındaydım) bir kurs açılacağı ilanını gördüm. Hemen ilgili kişilere gittim ve ben de katılmak istiyorum dedim. Tamam, şu formu doldur, ders günleri şu günlerdir, eğer iki hafta mazeretsiz gelmezsen kurstan çıkarılırsın ıvır zıvırıyla bilgilendirildikten sonra kursa katıldım. İlkokulda satranç oynamaya başlamış biri olarak diğerlerine göre altyapıya sahiptim. Dolayısıyla derslerde ve oyunlarda ön plana çıkmayı başarmıştım. Aradan...

Niyaz Baba Kültür etkinliklerinde Gezi Direnişi damgası

Amasya’ya bağlı Gümüşhacıköy ilçesinde düzenlenen 9. Geleneksel Niyaz Baba Kültür Etkinlikleri’ne Gezi Direnişi damga vurdu. Bayram Uluad - soL Haber Dokuz yıldır her yılın Ağustos ayında düzenlenen etkinliklerde bu yıl Gezi Direnişi gündemin ilk sırasındaydı. Niyaz Baba Kültür ve Dayanışma Derneği tarafından organize edilen etkinlikte sahne alan Ozan Ruşani, türkülerini, Gezi direnişine atıflarda bulunarak sık sık yarıda kesti. Bülent Arınç’a atfen, içinde rakı, şarap ve meyhane kelimelerinin geçtiği türküler seslendirdi. “Her yer Taksim, her yer direniş” sloganlarının da atıldığı etkinliğe yaklaşık 1500 – 2000 civarında yurttaş katıldı. soL gazetesine büyük ilgi Etkinlik davetlisi olarak Niyaz Baba’da bulunan soL gazetesi çalışanlarından Samet Ünal ve Bayram Uluad alanda gazete dağıtımı yaptıktan sonra kürsüye davet edildi. Kürsü’ye soL gazetesi adına çıkan gazete muhabiri Bayram Uluad şöyle konuştu: Sabahtan beri kürsüde yapılan konuşmalarda söz sürekli aynı yere geldi: Gezi ...

Deniz'in parkası Erdal'ın sırtında...

Deniz Gezmiş'in ağabeyi Bora Gezmiş ve Hüseyin İnan'ın kardeşi İrfan İnan, Haziran direnişinde gözünü kaybeden Erdal Sarıkaya'yı ziyaret etti. Sarıkaya Deniz'in parkası ve postallarını giydi.   Bayram Uluad - soL Ankara Ankara'daki eylemlerde polisin saldırısıyla bir gözünü kaybeden Erdal Sarıkaya'yı Bora Gezmiş ve İrfan İnan evinde ziyaret etti. Gezmiş,İnan ve Sarıkaya Haziran direnişine dair sohbet ettiler. "Bizim zamanlarımızdakiler dahil ülkede ilk defa böyle eylemler oluyor. Bu kadar aktif ve yoğun bir şekilde ciddi bir başkaldırının olması bize ister istemez kardeşlerimizi hatırlattı" diyen Gezmiş, Sarıkaya'ya "Sen de eylemlerde yara aldığın ama buna rağmen Deniz cesareti göstererek 'halkıma bir göz vermişim feda olsun' dediğin için bu ziyareti yapmayı planladık" dedi. "Bizim zamanımızdaki gençlik ayaklanmaları da dahil hiç bir ayaklanmada gençlik bu kadar yaratıcı, bu kadar aktif olmamıştı. Bu bizi çok duygulandı...

Polis saldırısıyla gözünü kaybeden Sarıkaya: Tek gözüm halka feda oldu

Erdal Sarıkaya 11 Haziran Salı gecesi, hem Gezi Parkı’ndaki kardeşini almak hem de direnişe destek vermek için Taksim’e gitti. Polisin hedef gözeterek attığı gaz bombası sonucu gözünü kaybetti. soL'a konuşan Sarıkaya, "Umutluyum. Eylemler bize çok iyi şeyler sunacak" diyor. Bayram Uluad - soL Ankara Haziran Direnişi sırasında, polis saldırısıyla gözünü kaybeden 10’un üzerindeki yurttaştan biri olan Erdal Sarıkaya yaşadıklarını soL gazetesinden Bayram Uluad'a anlattı. Olay nasıl oldu anlatır mısınız? Gece saat 11-12 sularında işten çıktım. Kardeşim Gezi Parkı’ndaydı. Hem eyleme destek vermeye hem de onu almaya gittim. Saat 01.00 sıralarında Gezi Parkı’nın alt taraflarındaydık. Herhangi bir çatışma yoktu. Polisin durumuna bakmak için meydana doğru döndüğüm sırada polis gaz attı ve o sırada gözümü kaybettiğimi fark ettim. Çünkü direk öldürmeye ya da yaralamaya dönük bir saldırıydı. İlk müdahaleyi Divan Otel’deki revirde yaptılar. Sonra Şişli Eftal Hastanesi’ne geçti...

Erdoğan ve komplocu kafa

Gezi parkı eylemlerinde bir fotoğraf karesi vardı. Yanılmıyorsam Ankara’dan çekilmiş bir kareydi. Aynı fotoğrafta üç farklı ve ‘bir araya gelmez’ sembol yan yana resmedilmişti. Biri bozkurt işareti, öteki devrimci yumruğu ve sonuncusu ise tüm dünyada zafer işareti diye bilinen ancak son otuz yılda Kürt hareketinin daha sık kullanmasından kaynaklı, adı Kürt sembolüne çıkmış olan, zafer işareti. Bir tane daha var: Taksim’de polisin TOMA’sından çıkan sudan ve atılan gazdan kaçmak için el ele tutuşup birbirine destek olan iki kişi, birinde BDP bayrağı, diğerinde de Türk bayrağı vardı. El ele tutuşmuş, beraber kaçmaya çalışıyorlardı. Bu tür örnekleri çoğaltabiliriz. Lakin buradan çıkartılacak anlam üzerine biraz beyin fırtınası yapmak gerektiğini düşünüyorum. Bana soracak olursanız ne BDP cesur ve anlamlı bir adım atıp eylemliklere destek oldu, ne de ülkücüler. Ankara’daki gözlemim beni yanıltmıyorsa, bizim yanımızda duran ülkücüler provokatörlükten başka bir şey yapmadılar. Çöp konteynırla...