Ana içeriğe atla

Deniz'in parkası Erdal'ın sırtında...

Deniz Gezmiş'in ağabeyi Bora Gezmiş ve Hüseyin İnan'ın kardeşi İrfan İnan, Haziran direnişinde gözünü kaybeden Erdal Sarıkaya'yı ziyaret etti. Sarıkaya Deniz'in parkası ve postallarını giydi.
 
Bayram Uluad - soL Ankara
Ankara'daki eylemlerde polisin saldırısıyla bir gözünü kaybeden Erdal Sarıkaya'yı Bora Gezmiş ve İrfan İnan evinde ziyaret etti. Gezmiş,İnan ve Sarıkaya Haziran direnişine dair sohbet ettiler.

"Bizim zamanlarımızdakiler dahil ülkede ilk defa böyle eylemler oluyor. Bu kadar aktif ve yoğun bir şekilde ciddi bir başkaldırının olması bize ister istemez kardeşlerimizi hatırlattı" diyen Gezmiş, Sarıkaya'ya "Sen de eylemlerde yara aldığın ama buna rağmen Deniz cesareti göstererek 'halkıma bir göz vermişim feda olsun' dediğin için bu ziyareti yapmayı planladık" dedi.

"Bizim zamanımızdaki gençlik ayaklanmaları da dahil hiç bir ayaklanmada gençlik bu kadar yaratıcı, bu kadar aktif olmamıştı. Bu bizi çok duygulandırdı. Bu süreçten sonra Gezi eylemcilerini bekleyen en büyük hedef örgütlü mücadeleyi yükseltmektir. Bizler bunun için eylemlerde canına zarar gelenleri, hayatını kaybedenleri, gözünü kaybedenleri büyük saygıyla selamlıyor ve sahipleniyoruz" diyen İnan ise, Sarıkaya'yı ziyaretlerinin aslında tüm Gezicileri ziyaret olduğunu ifade etti.

Deniz'in parkası Erdal'ın sırtında!
Bora Gezmiş'in "Bugüne kadar bu parkayı giymek sadece iki ya da üç kişiye nasip oldu. Bizler senin de bunu giymeyi hak ettiğini düşünüyoruz" diyerek Deniz Gezmiş'in parkasını ve 6 Mayıs günü giydiği postallarını Erdal Sarıkaya'ya uzatmasıyla evde duygusal anlar yaşandı.






Konuşmakta zorluk çeken Sarıkaya "Bu onuru bana yaşattığınız için size ne kadar teşekkür etsem azdır. Ben normalde konuşmakta zorlanan birisi değilim ancak hiç bu kadar zorlanmamıştım. Kusuruma bakmayın. Bizler Denizler'le büyüdük. Ancak bunları görmek, giymek, sizlerin ayağıma kadar gelişinize tanık olmak beni inanılmaz derecede onore etti" dedi.


Gezmiş ve İnan'ın yanlarında getirdikleri fotoğraf albümlerini Sarıkaya'ya verdiği ziyaret, birlikte çekilen fotoğrafların ardından sona erdi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Doğum günü şeysi - 3 Temmuz

Yıllar önce, 1990 yılında, bir 1 Temmuz gününde, yolların açıldığı, karın eridiği, havanın ılıştığı ve insanların dinçleştiği bir yaz günü karısına selam vermeksizin içeri girdi Mehmet. Yemeğini yedi. Çocukları azarladı. Karısı da payını aldı bundan. Yemekleri eleştirdi. Ama ne eleştiri. Küçük çaplı sevimli bir terör estirdi. İstemeden, el alışkanlığıyla karısına da bir tane çakıverdi. Hiç sevmezdi kuyruk yağı olmayan bulgur pilavını. Kaç defa söyledi, olmayınca istemsiz şekilde vuruverdi omuzuna kadının. *** Çocuklar bunu görünce bir anda tüm şımarıklıklarını kestiler. Artık onlar için zaman daha ağır akmaya, kuşlar ötmemeye, kuzular melememeye, kar altındaki topraktan başını çıkaran yılanlar toprağın altına geri dönmeye, yerdeki halıların desenleri dans etmeye, gözleri cansızlanmaya, babaları büyümeye, bir önceki gün marketten çaldıkları bisküvileri süte kırarak gizli gizli yeme fikirleri iyiden iyiye kaybolmaya ve bu fikrin yerini annelerinin yaptıkları kuyruk yağsız bulgur p...

Gecenin gözü

Gecenin gözü gördü, Çıkıp konuşsa, anlatsa her şeyi Senin hakkını sana, Benim hakkımı bana... Duvarlar bile daralıyordu, Sen ağlayınca. Bak şimdi nasıl da görünüyor Gökyüzü ferah ferah. Yıldızların altında gibi açık göğümüz. Koyun koyuna... Sıcacık...

Yetişkin eğitiminden yaşam boyu öğrenmeye geçiş - Bir eğitim makalesi

Eğitim, öğrenmenin sistematikleştirilmiş halidir. Öğrenmeye göre çok daha dar bir kavram olan eğitim kavramı daha gelişkin mekanizmaların kurulabilmesi için daha gelişkin bireylere ihtiyaç duyulmasından kaynaklı ortaya çıkmış bir kavramdır. İlk olarak Fransız sanayi devrimiyle somut düzlemde ele alınmaya başlanan bu gerçeklik kendisini fabrikalarda makineyi kullanmayı bilen eleman ihtiyacında göstermiştir. Makine kullanımının ve iş yönteminin öğretilmesinde karşılaşılan zorluklar, tarihin ilk burjuva devriminde öğretimi halk için sistematikleştiren yaklaşımı, yani eğitimi doğurmuştur. Sanayi devriminin öncelerinde bilgi aktarımlarını gerçekleştirecek kadroları yetiştirmek adına kurulan çeşitli kurumlar(kiliseler, camiler, manastır ve medreseler vb.) faydacı özellik gütmemesinden dolayı modern eğitim kavramına tam olarak denk düşmemektedir. Bu surette eğitim; faydalar çerçevesinde sistematikleştirilmiş öğrenmelerdir diyebiliriz. Bu noktada eğitim kavramıyla yetişkin kelimeleri yan yan...