Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Mesajlaşmayı sevmiyorum!

Ben senin için mesai olarak kaldığım sürece sürecek bu kırgınlık. Derin bir kırgınlık. Henüz tarifleyemediğim, açıklayamadığım kırgınlık. Seni hiç anlamayan, despot, kıskanç bir adam olmadığımı sana ispatlamak için iki haftalık totem yaptım. Her şey tamamen senin istediğin gibi olacak. Fakat sadece iki hafta. O da beni tanıman için. Fakat sana duyduğum kırgınlık o kadar derinleşiyor ki, iki hafta nasıl dayanacağımı bilmiyorum. Bir tarafım sorun çıkar diyor, diğer tarafım iyi gidiyorsun diyor. Bahaneler ve canımı yakan sözler. Saatlerce satranç oynayabiliyorsun telefonda. Hatta yolda yürürken bile. Dolmuştayken. Elinde bir sürü eşya olmasına rağmen. Saatlerce Facebook ta takılabiliyorsun. Telefonda. Saatlerce magazin haberleri okuyup merak ettiğin kişileri stalklayabiliyorsun. Telefonda. Saatlerce mesajlaşabiliyorsun dedikodu ve aile arkadaş gruplarında. Telefonda yapıyorsun bunu yine. Saatlerce konuşabiliyorsun insanlarla. Hem de gayet keyifle. Ama telefonda. Fakat bir kez olsu...

Neyin açıklamasını bekliyorsun?

Hayır, cidden merak ediyorum, neyin açıklamasını bekliyorsun ki? Sana ne desem seni ikna edecek? Ya da sözlerim nasıl bir anlama gelecek? Sen benden ne bekliyorsun tam olarak? Nasıl bir açıklama mesela? Neden bittiğini mi açıklamamı istiyorsun? Bunu gerçekten bilmiyorsun değil mi? Gerçekten bilmiyorsun. Her şeye yüzeysel yaklaşmadığını biliyorum. Meseleleri daima teknikleştirerek algılamaya çalıştığını, sebep - sonuç ilişkisini araçsallaştırdığını, profesyonel bir bakış altında değerlendirmeler yaptığını, beni de bu bağlamda ele aldığını biliyorum. Bu seni sığ yapmaz kesinlikle. Hatta senin gözünde yeterince emek harcanmıştır tarafından. Evlere taşınılmış, gece gündüze katılmış, olan şeyler oldurulmamış, oldurulmayan şeyler olunmuş, filmler izlenmiş, gece sevişleri renklendirilmiş, sabahlar aydınlanmış, icabında bazı problemli yanlara katlanılmış, etek boyu uzatılıp dekolteler azaltılmış, çevrimiçi zamanlar ayarlanmış ve hatta web bile kullanılmaktan vazgeçilmiş, hakimlikten vazgeçil...

Marx'tan Jenny'ye şiir

Marx'ın eşi Jenny'ye yazdığı ve bulmakta çok zorlandığım için daha fazla erişilir kılmak açısından buradan da paylaşmak istedim. Fırsat olursa eleştirisini bir ara yazarız. Şimdilik şiiri korumaya alalım da. Keyifli okumalar. Ormandaki Kaynak Ormandaki kaynağın mırıltıyla gümüşten Sağnaklar püskürttüğü o çiçekli koruda Yitirmiştim yolumu; az ötede kibirli Defne ağaçları yayılıyordu. Görüyorlarıd onu hızla yuvarlanırken, Görüyorlardı onu ayaklarına akarken, Yanarken tatlı gölgeler içinde Birleşebilmek için havayla ve denizle. Ama kurtulunca sert toprağa kölelikten, Büyük gürültü çarpar taş duvarlarına, Başı dönmüş dere döner durur Sessizce, gizemli haklalarla. Yeniden dolaşır çiçekli koruları, Derin yudumlarla içip ölümün acısını, Tatlı tatlı boyun eğerler O zaman uzun defne ağaçları. K. Marx

Bir genç kızın anıları

- Of, bıktım ya, ne moral bırakıyor ne neşe! Gitti yine tüm konsantrasyonum. - Ne oldu kız, yine mi kavga ettiniz? - Ne kavgası ay, bıktırdı artık beni. Az önce aramıştı ya, açtım, ofisteyim dedim. Anlar diye bekledim, sen konuşuyorsun o kadar, sesin gidiyor karşı tarafa. Ben kapatıp yeniden arayacağım diyecektim tam, tak diye yüzüme kapattı telefonu. Sonra durumu izah etmek için aradım, bu sefer de seni gün içinde bir daha aramayacağım dedi. Ben de arama, hiç arama dedim. Bir kez daha yüzüme kapattı! - Amaan, biliyon işte, ne yapacan. Tüm erkekler böyle. Çocuk gibiler, sürekli ilgi bekliyorlar. - Ya bildiğin gibi değil ama artık ya. Bunaltıyor beni. Ay akşamları uyutmuyor. Sürekli bir şeyler konuşuyor. Beni her şeyden engelliyor. Ders çalışacağım diyorum, engelliyor. Mesaiye kalacağım diyorum, engelliyor. Erken yatalım bari diyorum, engelliyor. Makyajıma laf atıyor. Kılık kıyafetime laf atıyor. Her sabah aynı terane. Sevişelim de sevişelim. Yahu adam, anlasana, sabah sevmiyorum! Onun ...

Zamanın karakteri

"Doyum, zamanın bir işlevidir. Zevk arayışı döngüseldir, yinelenir, zamandışıdır. İzleyicinin, heyecan arayanın, rastgele cinsel ilişkide çeşitlilik arayışı hep aynı yerde son bulur. Bir sonu vardır. Sona erir ve yeniden başlamak zorunda kalır. Bir yolculuk ve dönüş değildir, kapalı bir çevrimdir, kilitli bir odadır. Bir hapishanedir. Kilitli odanın dışında bir manzarası vardır; şansın ve cesaretin yardımıyla ruh, bu manzara içinde sadakatin kırılgan, geçici, umulmayan yollarını ve kentlerini kurabilir;insanların mekan tutabileceği bir manzaradır bu. Bir eylem ancak geçmişin ve geleceğin manzarasında gerçekleştirildiği zaman insan eylemi olur. Geçmiş ve geleceğin sürekliliğini öneren, zamanı bir bütün haline getiren bağlılık, insan gücünün köküdür, onsuz yapılacak hiç bir şey olamaz."* Aslında yapılan her iş bireyde bu denli izlerini taşır geçmiş ve geleceğin. Buradaki süreklilik, sanki kopmaz bir bağın da habercisidir. Yani, insan tutarlılık ve süreklilik arayışıdır. G...