Ana içeriğe atla

garip...

Bana garip şarkılar dinleten bu ruhum.. Ah bu halim.. Yavşak, pislik, kana bulanmış, kanatlanmış...
Anlayamıyorum kendimi. Neyim ben.. Aşk şarkıları dinleyip orgazm olan ve her saniyede orgazm adına aşktan fersah fersah uzaklaşan... Geçen çok pis carladım. Yalnızlık konusunda uzun uzun atıp tutttum. sonra bir de kendime baktım.
Sanrım senden hala korkuyorum. Benim hala tek korkumsun. Evet, bok gibi işler yaptım. Bir sürü kadınla da yattım üstüne. Hatta hastalık da kaptım. Ama yüreğime hala söz geçiremiyorum. Sanırım seni hala seviyorum. Hala seni düşleyerek mastürbasyon yapıyor, seviştiğim hatunlarla orgazm olamıyorum, ya da seni düşlüyorum.. Çok mu çok pisliğim. Gerçekten kendimi anlamıyorum, alamıyorum.
Bugün yine muhabbetin geçti bilmem kaç rakı ve bira üstüne. Bizim hiçbirşeyi hatırlamayan ve bir boktan anlamayan çakma patronumuz bile seni hatırladı ve hatırlattı. Bir daha geldi mi senin eski sevgilin fikrim'e dedi. Çok bozuk be kafam . Çok mutsuzum be yavrum..
'Eğer güldürürsem baktırır mıyım sana' diyor şarkı ama ben kim bilir günde kaç defa kaç kadını güldürüyorum. Mesela şu an bir kadın beni bekliyor. Ha, bu arada unutmadan söyleyeyim; gel desen gelirim... Hem de herşeyi bırakarak..
Ben de öyle dedim ve senin için 'o kadına inanılmaz bir saygım var, şu an gel dese giderim' dedim ve herkes şaşırdı...
Şimdi ise oturmuş salça ile rakı içiyorum.
Merak etmeyin coniler, rakı bardan aşırma, salça da yoksulluğun göstergesi.
Kibir mi? Gurur mu? Yeminlen hiç bir işim olmaz.. En iyi sen bilirsin saksımdaki inci çiçeği...
Al sana şarkı. Dinle ve paylaş...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Doğum günü şeysi - 3 Temmuz

Yıllar önce, 1990 yılında, bir 1 Temmuz gününde, yolların açıldığı, karın eridiği, havanın ılıştığı ve insanların dinçleştiği bir yaz günü karısına selam vermeksizin içeri girdi Mehmet. Yemeğini yedi. Çocukları azarladı. Karısı da payını aldı bundan. Yemekleri eleştirdi. Ama ne eleştiri. Küçük çaplı sevimli bir terör estirdi. İstemeden, el alışkanlığıyla karısına da bir tane çakıverdi. Hiç sevmezdi kuyruk yağı olmayan bulgur pilavını. Kaç defa söyledi, olmayınca istemsiz şekilde vuruverdi omuzuna kadının. *** Çocuklar bunu görünce bir anda tüm şımarıklıklarını kestiler. Artık onlar için zaman daha ağır akmaya, kuşlar ötmemeye, kuzular melememeye, kar altındaki topraktan başını çıkaran yılanlar toprağın altına geri dönmeye, yerdeki halıların desenleri dans etmeye, gözleri cansızlanmaya, babaları büyümeye, bir önceki gün marketten çaldıkları bisküvileri süte kırarak gizli gizli yeme fikirleri iyiden iyiye kaybolmaya ve bu fikrin yerini annelerinin yaptıkları kuyruk yağsız bulgur p...

Gecenin gözü

Gecenin gözü gördü, Çıkıp konuşsa, anlatsa her şeyi Senin hakkını sana, Benim hakkımı bana... Duvarlar bile daralıyordu, Sen ağlayınca. Bak şimdi nasıl da görünüyor Gökyüzü ferah ferah. Yıldızların altında gibi açık göğümüz. Koyun koyuna... Sıcacık...

Yetişkin eğitiminden yaşam boyu öğrenmeye geçiş - Bir eğitim makalesi

Eğitim, öğrenmenin sistematikleştirilmiş halidir. Öğrenmeye göre çok daha dar bir kavram olan eğitim kavramı daha gelişkin mekanizmaların kurulabilmesi için daha gelişkin bireylere ihtiyaç duyulmasından kaynaklı ortaya çıkmış bir kavramdır. İlk olarak Fransız sanayi devrimiyle somut düzlemde ele alınmaya başlanan bu gerçeklik kendisini fabrikalarda makineyi kullanmayı bilen eleman ihtiyacında göstermiştir. Makine kullanımının ve iş yönteminin öğretilmesinde karşılaşılan zorluklar, tarihin ilk burjuva devriminde öğretimi halk için sistematikleştiren yaklaşımı, yani eğitimi doğurmuştur. Sanayi devriminin öncelerinde bilgi aktarımlarını gerçekleştirecek kadroları yetiştirmek adına kurulan çeşitli kurumlar(kiliseler, camiler, manastır ve medreseler vb.) faydacı özellik gütmemesinden dolayı modern eğitim kavramına tam olarak denk düşmemektedir. Bu surette eğitim; faydalar çerçevesinde sistematikleştirilmiş öğrenmelerdir diyebiliriz. Bu noktada eğitim kavramıyla yetişkin kelimeleri yan yan...