Siyasette gücün önemi tartışılmaz bir gerçektir
ve bu yüzden ideallerini, devrimlerini, reformlarını vs gerçekleştirebilmek
için hemen her siyasi hareket belli bir güce erişme çabasındadır. Ayrıca
iktidar alternatifi olabilmenin yolunun da geçtiği bir evredir güçlenmek.
Güç, kimi örnekte taleplerin
meşruluğundan, kimi örnekte iddianın kitleselliğinden, kiminde ise elde
bulundurulan fiziksel nitelikten doğar. Örnek verecek olursak: AKP güçlü bir
partidir. Öncelikle bir sermaye partisidir AKP. Bunun yanında hem kitleselliğinden
(aldığı oy oranı, topluma yaptığı dönüştürücü/gericileştirici müdahale etkisi),
hem de elinde bulundurduğu fiziksel ve politik kuvvetten (emperyalist destek,
burjuvazi, MİT, IŞİD, yer yer Barzani peşmergesi, Kontr-gerilla vs desteği)
dolayı güçlüdür.
Kürt Ulusal Hareketi(KUH) de güçlü
bir harekettir örneğin. Taleplerinin önemli bir kısmının ciddi bir meşru zemini
ve yayılmış bir kitleselliği vardır.
Ortadoğu coğrafyasının en önemli muhalif güçlerinden biridir. Hatta elinde
büyük bir fiziksel güç de vardır: PKK ve yan örgütleri.
Bu yazının iddiası ise siyasi hareketlerin,
güçlenmek için dümen kırdıkça, güçlendikleri oranda ideallerinden sapıyor
olmalarıdır. İlk örneğimizden devam edecek olursak AKP'nin kurucu kadrolarının
çok önemli bir kısmının, hatta neredeyse tamamının, üst motivasyon kaynağı olan
bir ideali vardır. Bu idealin, ülkeyi getirmek istediği nokta ile bugünkü nokta
arasında ciddi bir açı vardır. Ha, AKP onu da kapatmak için son dönemde hamle
yapmak zorundadır orası ayrı tartışma. Bu açının güç siyasetiyle alakalı olduğu
kanaatindeyim. İddiaları aşan güce erişmek taviz gerektirir.
Başka bir örnek ise İkinci dünya
savaşı sonrası Fransız Komünist Partisi. Nazi işgaline karşı verilen direnişte,
aydın ve sanatçı örgütlenmesinde elde ettiği muazzam prestije ve çok temel bir
noktayı oluşturmasa da değinmek gerektiğini düşündüğüm İspanya İç Savaşında
savaşan FKP taburunun varlığı gibi bir takım unsurlar FKP'yi cazip kıldı
Fransız halkı gözünde. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Fransa'da iktidarda olma
şansı yakalamış ve yanılmıyorsam üç dönem üst üste iktidarda var olmuştur.
Parti programında sosyalist devrim yazan FKP'nin Fransa'da tek yaptığı ise
Fransız kapitalizmini yeniden ayağa kaldırmak ve olduğu gibi burjuvaziye teslim
etmekti. Bu örneği daha yakından incelemekte fayda var. FKP'nin propaganda
tarzı ile savaş öncesi iktidar olan Fransız Sosyalist Partisinin tarzı
özellikle şu noktada benzerlik taşımakta: sosyalizmden uzaklaşmak. FKP, gücünün
geldiği zemini unuttu. Unutmaya mahkumdu çünkü zaten savaş sonrası ayağa
kaldırılacak kapitalist Fransa idealiyle iktidara geldi.
Bu örnekten sonra güç siyasetini de
tanımlamam gerekecek. Siyasi manevraların yarattığı güç ve bu güçten doğan
farklı bir zemine yaslanarak yapılan yeni manevralardır. Bu da bir siyasi
hareketin tutarlı olması gerektiği ilkesini tersyüz eden ve manevraların
sürekli savunulur ve partiyi/hareketi sürekli haklı olma noktasına getirir bir
durum yaratır.
Sol, sağ siyasete karşı son derece
güçlü ve meşru bir zemine sahiptir: sınıf çelişkisi. Ülkemizdeki solun pek
çok öğesinin teorik açmazları ve toplumsal zemin yoksunluğu solu sürekli
farklı arayışlara itmiştir. Sağ siyasete karşı meşru talepler yerine sağdaki
tutarsızlıkla ilgilenen sol ciddi bir hata yapmakta ve zeminini kaybetmektedir.
Çünkü bu durum solu uzlaşmacı bir noktaya çekmekte ve aslında elindeki zemini
terk etme noktasına getirmektedir. Bu zemin terk edilince iddialar da terk
edilir.
Yorumlar
Yorum Gönder