Ana içeriğe atla

Ankara'da silahlı baskınla ağaç katliamı

Ankara'da Devlet Tiyatroları'na ait araziye sabaha karşı 30 silahlı adam baskın yaptı, nöbetçileri darp etti, bu sırada araziye giren dozerler 100 ağacı kesti. Silahlı grubun darp ettiği tiyatrocular ve gençler polis çağırdı. Polis, silahlı gruba müdahale edeceğine, direnenlere “Siz de kışkırtmayın” dedi.

Bayram Uluad - soL Ankara
Sinem Burgu - soL Kültür
Türkiye tarihine damga vuran Gezi Direnişi’nin öyküsünü çok andıran bir olay, önceki gece Ankara’da yaşandı. Yine ağaçları kesip inşaat yapma tehdidi, yine nöbet tutan gençler, yine bir sabaha karşı baskını, yine dozerler, yine yıkılan ağaçlar, yine polis...

Ankara Macunköy’de Devlet Tiyatroları İrfan Şahinbaş atölye sahnesinin bulunduğu alanla ilgili uzun süredir devam eden tartışma, dün bir çetenin gece baskınıyla yeni bir boyuta taşındı.

S.S. İvme Küçük Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifi, arazinin kendilerine ait olduğunu savunuyor. Devlet Tiyatrosu çalışanlarıysa, şirketin sınırlarını aşıp tiyatronun arazisine girdiğini savunuyor.

Sabah baskını

Pazar gecesi sabaha karşı 03:50 sularında 25-30 kişilik bir grup, bölgeye geldi. Yıkıma karşı çıkan bazı tiyatro emekçileri ve gençler, gece binada nöbet tutuyordu. Baskına gelen kişiler, silahlıydı. Nöbet tutanları zorla bir odaya kapattılar, darp ve tehdit ettiler. Bu sırada araziye giren dozerler, 100 kadar ağacı devirdi.

“Daha önce yıkımlar olmuştu, en son 100 ağaç kalmıştı. Hepsini yıktılar.” Devlet Tiyatrosu Sanatçı Temsilcisi Şahin Ergüney, baskın sırasında orada olanlardan biri. O geceyi soL’a anlattı.

‘ODTÜ yolu gibi’

“Sahnenin mutfak kısmını da yıktılar. Işık direkleri, kameriyeler de söküldü. Kısacası burayı da ODTÜ yoluna çevirdiler.” Ankara’nın “mazbatalı ama şüpheli” Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ODTÜ arazisinden yol geçirmek istemiş, öğrenciler ve üniversite çalışanları direnince belediyenin sopalı adamları polis eşliğinde gelerek öğrencilere saldırmış, o arada da dozerler yıkıma başlamıştı.

Ergüney ve diğerleri, silahlı adamlar geceyarısı kendilerini darp edince polisi aradı. “Polisler geldi, onların gözü önünde yıkım devam etti. ‘Engel olun’ dedik polislere, ‘Bizim yapabileceğimiz bir şey yok, siz de onları tahrik etmeyin’ yanıtı aldık.”


Polisle girilen diyaloğu, o gece orada gönüllü olarak nöbet tutan fakat hedef gösterilmekten korktuğu için ismini değiştirerek verdiğimiz üniversite öğrencisi Volkan Tekin daha iyi hatırlıyor: “Birkaç gündür zaten taciz ediliyorduk. Sınıra çok yakın çalışıyorlardı, bizi tehdit ediyorlardı. 7 Nisan gecesi de ben burada nöbetteyken saat dört sularında 30 kişilik silahlı bir grupla geldiler, kalabalık bir grup beni tutarak kameraların olmadığı bir tarafa çekti, üzerime çullandılar, beni rehin aldılar, hakaretler ettiler, tehdit ettiler. Beni etkisiz hale getirmeye çalıştılar. Ama ellerinden kaçtım. Polisi çağırdık, polis gelip ‘biz bir şey yapamıyoruz, siz de kışkırtmayın onları’ dedi.”

Polis, silahlı adamlara müdahale etmek yerine, sanki kolluk kuvveti değil mahalleden esnafmış gibi “Siz de kışkırtmayın onları” dediği sırada baskın yapan çete, nöbetçilere hakaret etmeyi sürdürüyordu.

Tekin, “Beni ellerimden kollarımdan tutarak gözümün önünde ağaçları, hayvanları katlettiler. Bir sürü hayvan da yaşıyordu burada. Her şey yıkıntıların altında kaldı” diyor.

Şahin Ergüney’e göre yaşanan yıkım tamamen keyfi: “Mahkeme kararı var, valiliğin izni yok bu yıkım için. Emniyetin durumdan haberi var ama kim olduğunu da bildiğimiz bu şahıslar eşkiyalık yaparak bildiklerini okuyorlar. Biz sanatçılar burada 1 aydır nöbet tutuyoruz. Belediyenin de inşaat şirketine ihtarı var bir ağaç daha kesilirse ruhastınızı iptal edeceğiz diye. Ama bu gücü bir yerlerden alıyorlar.”

CHP’li Yenimahalle Belediyesi, gerçekten de saldırının ardından dün sabah, söz konusu inşaatın ruhsatını iptal işlemlerini başlattığını duyurdu.

‘Gece yaksalar...’
Ergüney, şehrin göbeğinde gece vakti yaşadıkları dehşetli anların da etkisiyle, ama kolayca reddetmesi mümkün olmayan bir benzetme yapıyor: “Bir gece girip benzin döküp her şeyi yaksalar kimse durduramayacak. İstedikleri gibi girip çıkıyorlar kamu alanına. Biz oraya insanların tiyatro izlemeye gelmesini istiyoruz. İnsanların çocuklarıyla gelip piknik yapmasını istiyoruz. Onlar vandalca yakıp yıkıp betona çeviriyorlar.”
Volkan Tekin, tiyatroyu savunmakta kararlı olduklarını vurguluyor: “Sanatımızı kültürümüz elimizden almaya çalışıyorlar. İzin vermeyeceğiz. Burasıyla ilgili elimizde hukuki karar var.”

‘Silahlı adamlar ‘sıkarız’ diyerek içeri girdi’

Gece baskını sırasında orada nöbette olan Devlet Tiyatrosu sanatçısı Ali Hakan Beşen, sürecin geçmişini ve önceki gece yaşananları soL’a anlattı:
Burası Milli Emlak’a ait devlet arazisi. Yaklaşık 60 yıldır DT’ye tahsis edilmiş bir arazi. Atölyelerimiz, sosyal tesislerimiz, dekor-kostüm mekanlarımız burada. Milli Emlak tarafından yan taraf satılmış. 2007’de parselizasyon çalışması yapılmış. Bu taraftan bir bölüm yan tarafa verilmiş, 4250 metrekarelik bir alan.

İtiraz edildi ortaya çıkan bu duruma. 700 ağacın bulunduğu bir alan. Ve bu alanı katlettiler.

Dün yapılan saldırı beşinci saldırıydı. Ve bu kez boş da gelmediler. Bu inşaatla ilgisi olmayan insanlar da vardı aralarında yıkım ekibinin. Burada nöbet tutan arkadaşları etkisiz hale getirip içeri girdiler. Arkadaşlarımız en ufak bir karşılık verseydi ciddi sonuçları olabilirdi.

Polisi çağırdık, polis geldi. Polis “ben müdahale edemem, sadece asayiş için geldik, biz sadece kavga çıkarsa müdahale edebiliriz” dedi. Sonra bizim davranışlarımızı gördüler, onlar bize küfür etmeye başladılar. Bunu görünce biz polislere bağırmaya başladık. Bunun üzerine kaçmaya başladılar. Polis de onların yanına doğru gitti. Zaten o esnada yıkım ekibi kayboldu gitti. Sadece dozerciler kaldı. Avukatımız geldi. Yenimahalle Belediyesi bu alana girilmemesi için bir tebligat yaptı tekrar. “Bu alanda iş yapılamaz” diye bir mühür vuruldu belediye tarafından.

Aslında bütün çalışmanın iptal edilmesi gerekiyor. Ortada bir şaibe var. Yasalar artık işe yaramıyor. “İninize gireceğiz” dedi, girdi evet. Ama biz hala buradayız. Güvenliğimizi artıracağız. Onlar tamamen yıkmak istiyorlar burayı. Bu yeşil alan birilerini rahatsız ediyor belli ki.

Önce yol, sonra AVM yapmak istiyorlar. Tarzları da Gezi’deki gibi, ODTÜ’deki gibi. Silahlı adamlar ‘sıkarız’ diyerek içeri giriyorlar. Elektrik tesisatı, su tesisatı her şey yok oldu. Her tarafta dozerler vardı, etrafta bir sürü adamlar, her yerden bağırış çağırışlar geliyordu. Şimdi tekrar dava açılacak. Burası devlet, karşı taraf şahıs. Mazbatadan sonra böyle bir şeyin yapılıyor olması enteresan. Güvenilen bir yerler var belli ki.

Şirket avukatı: Bizi durduracak karar yok

Yıkımı yapan kooperatifin avukatı Yılmaz İçöz, soL’a yaptığı açıklamada “Mahkeme, orayla ilgili herhangi bir taleplerinin olamayacağını, çünkü satışın gerçekleştiğini ve artık özel mülk olduğunu bildirdi. Kooperatifin önünde onu durduracak hiçbir karar yok” dedi.

Devlet Tiyatroları’nın Hazine arazisi üzerine usulsüz bir şekilde bina inşa ettiğini, ağaç diktiğini, kamelya koyduğunu belirten İçöz, yıkılan binaların da kooperatife ait olduğunu savundu. “Kooperatif kendi arsasına giremiyor.” diyen Avukat İçöz, Yenimahalle Belediyesi’nin ‘ruhsatı iptal edeceğiz’ şeklindeki açıklamasının da göz boyama amacı taşıdığı yorumu yaptı. İçöz, “Belediyenin ruhsat iptali söylemi gerçeği yansıtmıyor. Çünkü ruhsatı veren onlar, imarı çıkaran onlar. Sadece zamana yaymak amacı güdülüyor bu kararla” diye konuştu.

Fakat İçöz’le ilgili ilginç bir durum var. Yılmaz İçöz, aynı zamanda Kültür Sanat-Sen’in de avukatı. Kültür Sanat-Sen ise, yıkıma karşı.

Telefonla ulaştığımız Kültür Sanat-Sen Genel Başkanı Yavuz Demirkaya, “Ortadaki hukuki sürece rağmen çok rahat hareket eden birileri var, bunun peşini bırakmayacağız” dedi. “Evet ağaçlar kesildi ama sonuna kadar bu meselenin nasıl bu noktaya geldiğini anlamak için elimizden geleni yapmaya çalışacağız.”

Yıkımın arkasındaki ismin ironik sıfatı: En Yeşil Ankara Derneği kurucusu!

Onlarca silahlı adamla geceyarısı baskın yapıp 100 ağaç kesen S.S. İvme Küçük Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifi’nin Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Cömert, aynı zamanda Ostim’de Oscar Group adında hafif inşaat malzemeleri şirketinin de sahibi ve Kooperatif adresiyle şirketin adresi aynı görünüyor.

Aydın Cömert, aynı zamanda En Yeşil Ankara Derneği’nin de kurucularından.

Yönetim Kurulu üyelerinden diğer isimler ise Halil Uyanık ve İbrahim Uyanık. Ankara ve Konya’nın büyük yerel zincir marketlerinden Akyurt Süpermarketleri’nin de sahipleri. 2011 yılında Seğmen Büyük Ödülü’ne girişimcilik kategorisinde Akyurt Süpermarket Yönetim Kurulu Başkanı Halil Uyanık layık görülmüştü ve yılın girişimcisi ödülünü Akyurt Süpermarket Yönetim Kurulu Başkanı Halil Uyanık Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’ten almıştı.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Doğum günü şeysi - 3 Temmuz

Yıllar önce, 1990 yılında, bir 1 Temmuz gününde, yolların açıldığı, karın eridiği, havanın ılıştığı ve insanların dinçleştiği bir yaz günü karısına selam vermeksizin içeri girdi Mehmet. Yemeğini yedi. Çocukları azarladı. Karısı da payını aldı bundan. Yemekleri eleştirdi. Ama ne eleştiri. Küçük çaplı sevimli bir terör estirdi. İstemeden, el alışkanlığıyla karısına da bir tane çakıverdi. Hiç sevmezdi kuyruk yağı olmayan bulgur pilavını. Kaç defa söyledi, olmayınca istemsiz şekilde vuruverdi omuzuna kadının. *** Çocuklar bunu görünce bir anda tüm şımarıklıklarını kestiler. Artık onlar için zaman daha ağır akmaya, kuşlar ötmemeye, kuzular melememeye, kar altındaki topraktan başını çıkaran yılanlar toprağın altına geri dönmeye, yerdeki halıların desenleri dans etmeye, gözleri cansızlanmaya, babaları büyümeye, bir önceki gün marketten çaldıkları bisküvileri süte kırarak gizli gizli yeme fikirleri iyiden iyiye kaybolmaya ve bu fikrin yerini annelerinin yaptıkları kuyruk yağsız bulgur p...

Gecenin gözü

Gecenin gözü gördü, Çıkıp konuşsa, anlatsa her şeyi Senin hakkını sana, Benim hakkımı bana... Duvarlar bile daralıyordu, Sen ağlayınca. Bak şimdi nasıl da görünüyor Gökyüzü ferah ferah. Yıldızların altında gibi açık göğümüz. Koyun koyuna... Sıcacık...

Yetişkin eğitiminden yaşam boyu öğrenmeye geçiş - Bir eğitim makalesi

Eğitim, öğrenmenin sistematikleştirilmiş halidir. Öğrenmeye göre çok daha dar bir kavram olan eğitim kavramı daha gelişkin mekanizmaların kurulabilmesi için daha gelişkin bireylere ihtiyaç duyulmasından kaynaklı ortaya çıkmış bir kavramdır. İlk olarak Fransız sanayi devrimiyle somut düzlemde ele alınmaya başlanan bu gerçeklik kendisini fabrikalarda makineyi kullanmayı bilen eleman ihtiyacında göstermiştir. Makine kullanımının ve iş yönteminin öğretilmesinde karşılaşılan zorluklar, tarihin ilk burjuva devriminde öğretimi halk için sistematikleştiren yaklaşımı, yani eğitimi doğurmuştur. Sanayi devriminin öncelerinde bilgi aktarımlarını gerçekleştirecek kadroları yetiştirmek adına kurulan çeşitli kurumlar(kiliseler, camiler, manastır ve medreseler vb.) faydacı özellik gütmemesinden dolayı modern eğitim kavramına tam olarak denk düşmemektedir. Bu surette eğitim; faydalar çerçevesinde sistematikleştirilmiş öğrenmelerdir diyebiliriz. Bu noktada eğitim kavramıyla yetişkin kelimeleri yan yan...