Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Şubat, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Tanışma alevi

Soru sırasının kendisine gelmesini bekliyordu. Yeni tanıştığı adam, değişik tipine rağmen ilginç bir çekim gücüne sahipti. Konuşma tarzındaki vurgu ve içerikteki bu denli netlik etkilemişti kendisini besbelli. Üstelik sürekli konuşturan, bol sorulu ve akıcı sohbetini de sevmişti. Sanki karşısındaki adam da hafiften esniyor gibiydi kendisine karşı ama emin olamıyordu bir türlü. İki üç kez Ezey'le konuşuyorsa bir kez dönüp ancak kendisiyle konuşuyordu herifçioğlu. En son Ezey'in Alevi olup olmadığını sormuş, kendisine dönüp sormaya imtina etmemişti. Hatta üstüne Alevilikle ilgili bir birikime sahip olduğunu ifa edercesine etkileyici bilgiler sıralamıştı. Kadın, "nihayet konu hala kapanmadı, er yada geç bana da sorar Alevi olup olmadığımı" diye düşünerek sohbete bıraktı kendini. Fakat tam karar verdiği sırada muhabbetin seyri bir kez daha değişti. - Sen ne okudun? - Maliye. Antalya mezunuyum. - Vaay, aramızda bir tahsildar var haa. Naif bir gülümsemeyle yaptı bu tak...

Saat sekize geliyor

- Kalk hadi Yahya, saat sekize geliyor. Geç kaldın. Bunu söyleyen Sabahattin'in en geç altıda kalkmış ve evden çıkmış olması gerekiyordu o gün. Yahya o an Sabahattin'in saat sekize gelmesine rağmen hala evde olduğunu fark eder. - Umut seni kaldırmadı mı sabah? Suçluluk ve geç kalmanın verdiği psikolojik ruh hali çehreye çöker. Oysa Yahya'nın da yedide kalkmış olması ve yediyi on geçeki servise binmesi gerekiyordu. - Düşündüğün şeye bak, saat her zaman sekize gelir. Hatta bu ana kadarki tüm saatler 28 Nisan sabah sekize gelmek için ilerledi. Zaten saatlerin tek misyonu bu değil midir? Saatler sabah sekizi göstermek için yoksa ne için var? Bu cevapları beklemediği ve afyonu henüz patlamadığı için afallar ve sinirlenir Yahya. - Ne diyon amınakoyim Sahabattin ya. Sabah sabah yaptığın felsefeyi sikeyim. Sen geç kalmadın mı oğlum işe? - Beni siktiret. Sen kalk. Gideceğim yer şuradan şurası. Yahya'nın inanmamış olacağını düşünen Sabahattin üsteler: - Saatin sekize gel...

Çukur

Eğer elimde telefonla yolda yürüyorsam, her yolu arızalı olan ana caddelerden, yoldaki çukurları ve kavisleri takip ederek yürürüm. Ölmemek için. Karşıdan gelen şoförler beni göremezse bile yoldaki bozukluğu muhakkak görür. Ben onlara ait değilim fakat teker onların. Kaporta onların. Daha pek çok şeyi arabanın, onların. Bana çarpabilirler ama arabayı asla göz göre göre eskitmez ve kendilerine masraf çıkartmazlar. Dinine yandığım dünyasının mal sahipleri çok mal düşkünü. Neyse canım, bu sayede ben de hayatımı garantiye almış oluyorum.