Ana içeriğe atla

Bitmeyen depresivite

Zavallılığın en yücesidir hüzünlü parçalarda sığınaklar aramak. Garip bir heyuladır başımdaki. Çözemiyorum. Kendimi dertlerime spiralliyorum. Zor günler geçiriyorum yani. Bitmeyen zor günler. Azıcık gülümsesem traşlı yüzüme inat kaşlarım beliriyor tüm çirkinliğiyle. O koca burnum nefes almakta zorluyor beni ve boğazımda hemen gıcıklanma başlıyor. Nedir ulan bu hal! 6 aylık hastalık mı olurmuş!
Ekonomi içerde.
Unutulan içerde.
Unutulmayan içerde.
Umulanlar içerde.
Arananlar içerde.
Aranmayanlar içerde.
Yazılanlar içerde.
Yazılmayanlar içerde.
Yazılmayı bekleyenler içerde.
İyilik içerde.
Kötülük içerde.
Sağlık içerde.
Hastalık içerde.
Bollukta da içerdeyiz yoklukta da.
Herşey içerde mnakoim!
İçerisi o kadar doldu ki, bir bana yer kalmadı.
Zayıfladım.
Hem de epey.
Fiziksel, kimyasal, biyolojik ve psikolojik bir biçimde.
Ayaklarım gitmek istemiyor hiçbir yere. Bu da yetmezmiş gibi ellerim de istemiyor. Beynim de istemiyor. Hücrelerimin her zerresi kaçıyor iş yapmaktan. Gel gör ki bir o kadar da yoğunum. Heyhat, hayat işte. İzliyorum kendimi. Daha ne kadar tembelleşeceğimi. Ne kadar daha çürüyeceğimi. Ne kadar küçüleceğimi.
Böyle işte. Yine ağzımdan dökülen salyalarla birşeylere küfrediyorum. Ne gariptir ki hep de hayat oluyor o küfrettiklerim.
Müslüman mı olsam lan. Amaaan siktiret. O zaman da boşalamayacaksın. Düşünsene, küfretmek günah, içki içmek haram. Zina yasak. Nah olurum. İçinde bulunduğum çaresizliği yırtıp atayım diyorum tam, sonra bir üşenme geliyor.
Hatta tam... Neyse ya, sikerim böyle işi. Geç oldu. Yatıyom ben. İyi geceler yankiler. Mnakodumun yankileri. Benim bloğumu okuduğunuz kadar Marksizm okusaydınız bizi ABD belasından kurtarırdınız devrimle. Siktiringidin la başka yere. Kendi bloğunuzun önünü süpürün!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Doğum günü şeysi - 3 Temmuz

Yıllar önce, 1990 yılında, bir 1 Temmuz gününde, yolların açıldığı, karın eridiği, havanın ılıştığı ve insanların dinçleştiği bir yaz günü karısına selam vermeksizin içeri girdi Mehmet. Yemeğini yedi. Çocukları azarladı. Karısı da payını aldı bundan. Yemekleri eleştirdi. Ama ne eleştiri. Küçük çaplı sevimli bir terör estirdi. İstemeden, el alışkanlığıyla karısına da bir tane çakıverdi. Hiç sevmezdi kuyruk yağı olmayan bulgur pilavını. Kaç defa söyledi, olmayınca istemsiz şekilde vuruverdi omuzuna kadının. *** Çocuklar bunu görünce bir anda tüm şımarıklıklarını kestiler. Artık onlar için zaman daha ağır akmaya, kuşlar ötmemeye, kuzular melememeye, kar altındaki topraktan başını çıkaran yılanlar toprağın altına geri dönmeye, yerdeki halıların desenleri dans etmeye, gözleri cansızlanmaya, babaları büyümeye, bir önceki gün marketten çaldıkları bisküvileri süte kırarak gizli gizli yeme fikirleri iyiden iyiye kaybolmaya ve bu fikrin yerini annelerinin yaptıkları kuyruk yağsız bulgur p...

Gecenin gözü

Gecenin gözü gördü, Çıkıp konuşsa, anlatsa her şeyi Senin hakkını sana, Benim hakkımı bana... Duvarlar bile daralıyordu, Sen ağlayınca. Bak şimdi nasıl da görünüyor Gökyüzü ferah ferah. Yıldızların altında gibi açık göğümüz. Koyun koyuna... Sıcacık...

Yetişkin eğitiminden yaşam boyu öğrenmeye geçiş - Bir eğitim makalesi

Eğitim, öğrenmenin sistematikleştirilmiş halidir. Öğrenmeye göre çok daha dar bir kavram olan eğitim kavramı daha gelişkin mekanizmaların kurulabilmesi için daha gelişkin bireylere ihtiyaç duyulmasından kaynaklı ortaya çıkmış bir kavramdır. İlk olarak Fransız sanayi devrimiyle somut düzlemde ele alınmaya başlanan bu gerçeklik kendisini fabrikalarda makineyi kullanmayı bilen eleman ihtiyacında göstermiştir. Makine kullanımının ve iş yönteminin öğretilmesinde karşılaşılan zorluklar, tarihin ilk burjuva devriminde öğretimi halk için sistematikleştiren yaklaşımı, yani eğitimi doğurmuştur. Sanayi devriminin öncelerinde bilgi aktarımlarını gerçekleştirecek kadroları yetiştirmek adına kurulan çeşitli kurumlar(kiliseler, camiler, manastır ve medreseler vb.) faydacı özellik gütmemesinden dolayı modern eğitim kavramına tam olarak denk düşmemektedir. Bu surette eğitim; faydalar çerçevesinde sistematikleştirilmiş öğrenmelerdir diyebiliriz. Bu noktada eğitim kavramıyla yetişkin kelimeleri yan yan...